Hangi filmi/diziyi kaçıncı defa baştan izliyorsunuz? Sinemada en son izlediğiniz film hangisiydi? Seyir zevkini mahveden duyarsız seyircileri bile özlemiş olabilir miyiz? Hayata bakışımızı değiştiren filmleri paylaşalım, çoğalsın.
Sinemada Portrait of a Lady on Fire'ı izlemiştim en son. Bunun için sevinçliyim. Héloïse ve Marianne'in bakışları kaldı aklımda, Héloïse'in göğüs kafesine sığmayan heyecanı.
Friends ve The Office'i o kadar çok başa döndüm ki sahnelerdeki diyaloglarını kendim tamamlıyorum. İzlediği ilk yabancı dizi The O.C. olan biri olarak şu sıra The Fosters'a bakıyorum, lezbiyen bir çift, evlat edindikleri çocuklarla çok zengin, duyarlı, gelişime açık bir aile kuruyor. Hedef seyirci kitlesi ergenler olsa da anlatım dili ve bakış açısı olarak çok değerli olduğunu düşünüyorum.
Üç filmin yeri bende ayrıdır, bir bakıma benzerler birbirlerine: Big Fish, The Fall, Ulak. Dünya sıkıcı bir yer, bu nedenle düşlüyoruz, rüyalar görüyoruz, hikâyeler anlatıyoruz, hikâyeler uyduruyoruz. Edebiyat gerçekten daha gerçektir. Bu inançla hikâye anlatıcılığını kutsuyor, anlatanları hayranlıkla dinliyor, bir gün kendi hikâyemi anlatmayı diliyorum.
Sinemada en son Portrait of a Lady on Fire'ı izlemiştim ben de, güzel bir veda oldu. Yeni bir şey izlemenin zor geldiği şu günlerde defalarca izlediğim filmler/diziler listesi epey kabarık: Mad Max Fury Road, Dr. Strangelove, About Time, Scott Pilgrim, Mononoke, Ruby Sparks, The Newsroom, Community, herhangi bir Martin McDonagh ya da Charlie Kaufman ya da Terry Gilliam filmi ilk aklıma gelenler.
İşe Yarar Bir Şey. Şu an MUBİ’de gösterimde. Barış Bıçakçı imzalı her şeyi öneririm, bu filmi de. Bir de dizi öneririm, ben üçüncü kere başa döndüm bu dönemde: Fleabag.
Hayata bakışımı degistiren ufuk açan dizi elbette ki Cennet Mahallesi... Ozellikle Pembe... Ah o Pembenin hayata bakisimi degistiren felsefesi... Bu eve Feratlar ve küpekler giremez sözünü bir gece sokaklara çıkıp heryere yazmak istiyorum.
Big Fish'i aklıma geldikçe baştan izlerim.Bu günlerde mubiden ücretisz olarak izleyebileceğiniz "Şeylerin Boktanlığı" filmini şiddetle tavsiye ederim.Tabii ki Kuzey Işıkları ve It's Always Sunny İn Philedelpiha'yı da sürekli sürekli izlerim çünkü çok samimi ve güzel diziler.
Sinemada en son portrait of a lady on fire izledim ve sinemada izlediğim üstüne 2 kere daha izledim.Filmdeki sanata doyamadım çünkü. Daha iyisi gelene kadar yakın zamanda vizyona girenler arasında en iyisi,her açıdan. Oyunculuklar, sinematografi enfes. The fall defalarca izledim, ve o kadar film izlememe rağmen bu film kadar güzel çok az şey izledim hayatımda.
Türk filmlerinden Dedemin insanları/Babam ve oğlum'u senelik tazeleme huyum vardır. Çok severim.
Mubi'den işe yarar bir şey izledim yine en son, çok beğendim. Bu ara mubi filmlerini takipteyim.
Dizi ise Fleabag, Anne with an E ve The Kominsky Method, the good place tekrar tekrar izleyebilirim diyebileceğim dizilerden, oldukça keyifli.
Şimdilik after life 'ın yeni sezonunu bekliyorum bir kaç güne yayında :)
"Pianist" filmi dönüp dolaşıp izlediğim herkesin izlemiş olduğunu düşündüğüm harika bir filmdir. En son "Inception" izledim, çok ilginç anlamak için çaba sarf ettiren güzel bir film. Bir öncesinde de "Split"i izlemiştim çoklu kişilik bozukluğunu ele alan güzel bir psikolojik filmdir. Üç filmi de gönül rahatlığıyla tavsiye edebilirim
şu aralar community'ye sarmış durumdayım aşırı hoşuma gidiyor. hayata bakış açımı değiştirecek filme gelirsek kesinlikle endless poetry alejandro jodorowsky'nin yönettiği film anlamadığım bir takım siyasi göndermelerle dolu olsa bile farklı ve ben de iz bırakan bir filmdir. jodorowsky tanışılması gereken biri.
Beni en çok etkileyen yapım belgesel film tadındaki Samsara oldu. Kaplumbağalar da uçar filmini ise yeniden izlemeyi çok istememe rağmen bünyede o yürek kalmadı. Pek sinemada film izleme heveslisi olmasam da açık hava sinemalarını özledim🙂
En son, Japon Filmleri Festivali kapsamında Paprika'yı izlemiştik arkadaşımla Büyülü'de. 10 Mart... Sanki üzerinden epey zaman geçmiş gibi :/
Hiçbir şeye yarım saatten fazla odaklanamadığım bu gergin zamanlarda bana terapi gibi gelen dizi ise Six Feet Under oldu. İşlediği konular, karakterlerin gerçekçiliği ve ölüme dair her türlü düşünceye ışık tutması beni çok etkiledi.
Şu sıralar baştan izlediğim filmler de animasyonlar arasından içimi ısıtan ve bana çocukluğunu hatırlatanlar oldu.
En son Perfect Sense filmini izledim ve şu an içinde bulunduğumuz duruma benzer bir durumu çok güzel bir dille anlatmış uzun süre etkisinden çıkamadım bu aralar şiddetle tavsiye ederm, onun dışında Seinfeld sitcomların baştacı bir dizi bence tavsiye ederim.
Sayısız kez izlediğim Yüzüklerin Efendisi, Hobbit ve Harry Potter serilerini bir yana bırakırsak... Çok nadir dizi izlerim, ilk iki bölümden fazlasını izlerim ama bir gençlik dizisi olarak en sevdiklerimden biri şüphesiz Skam.
Film olarak, kitabını da çok sevip çok önerdiğim Canavarın Çağrısı'nı öneririm, okunsun elbet ama izlensin de. Tüm farklılıklarına rağmen her iki halini de çok severim.
Friends'i dokuzuncu sezona kadar getirdim. La Casa de Papel son sezonunu izledim. Gerçekten rezil bir sezondu. Westworld'ü izledim ancak Dark her zaman daha başarılı olarak hayatımda kalacak. Kefernahum ve Captain Marvel filmlerini izledik eşimle. The Phantom of the Opera, Nutcracker, Swan Lake gibi sanat eserlerinin Bolshoi ve Royal Opera özel gösterimlerini izledik. Evde sinema yahut dizi keyfini boş, vizyonsuz seyirciye değişmem.
Tekrar tekrar izleyebileceğim diziler: IT Crowd, Dispatches from Elsewhere, New Girl, Fleabag, Little fires everywhere, The killing, Girls, State of the Union.
Sinemada en son "Burası Cennet Olmalı" yı izledim, müthişti, çok keyif aldım, karantina sonrası umarım tekrar izlerim:) Tekrar tekrar izlediklerim doyamadıklarım House MD, Şaşıfelek Çıkmazı, Avrupa Yakası :)) Film çoktur ama ilk aklıma gelenler, Akıl Oyunları, Savaşçı, Siyah Kuğu.
2020 hedeflerim arasında her hafta en az bir kere sinemaya gitmek vardı. Mart ayının ilk haftasına kadar gerçekleştirilmiş hedefim için mutluyum. En son izlediğim film ise Nuh Tepesi olmuş. Büyük bir heyecanla gidip istediğimi bulamadığım bir film olmuştu.
Döne döne izlediğim diziler ise Seinfeld ve Girls. Artık listeye Fleabag de ekleyebilirim. İz bırakanlarım güçlü, bağımsız kadın karakterlerin ve dostlukların işlendiği diziler sanırım.
Şimdi ise bir sürü izlenecek dizi/film listem var. Umarım kendine aşık eden yapımlara bu süreçte yenileri eklenir.
Sinemada en son Gezici Festival kapsamında gösterilen, bizim zavallı beyazyakalılığımızı anlatan Küçük Şeyler filmini izledim. Ama son zamanlarda evden izlediğim ve beni etkileyen iki başka film var: Midsommar ve Suspiria. Döne döne izlediğim dizi ise artık söylemeye utandığım, 8 sezonu daha geçtiğimiz aralık ayında bitirip akabinde yeniden başladığım Gilmore Girls. Bu dizi beni şuna inandırıyor: En iyi dizi diye bir şey yok, doğru zamanda izlenen dizi diye bir şey var.
Sinemada en son Once Upon Time in Hollywood izlemiştim. Evde de en son Little Women izlemiştim, çok güzel bir etki bırakmıştı üstümde. Dekoru, karakterleri hepsini çok sevdim.
Yeditepe İstanbul! üçünü defa izliyorum. her defasında bir başka esip kavuruyor! bir başka zamana ait o dizi, biz de izleyenler olarak.... Şiir gibiydi, öyle kalacak..
Benim hayatıma ciddi etkisi dokunmuş filmler Interstellar ve Into The Wild'dı. Çok dizilerle aram olmasa da Bojack Horseman'a başladım, karakteri kendime benzettiğimden kanım donmuş şekilde izliyorum.
İki gündür buraya yazılan dizi ve filmleri not alıyorum :) "Ne izlesem?" diye düşündüğüm zaman, izlemeye ayırdığım zamanı aşmıştı. Harikasınız🎊
Fark ettim ki geriye dönüp tekrar tekrar izlediğim bir dizi yok. Dizi konusunda açılmak, limanda kalmaktan daha cazip geliyor.
Filmde öyle değil ama; Göl Evi'ni kaç kez izledim bilmiyorum, yeri bende çok başka. What Dreams May Come de öyle. Tam bir liman benim için, izleyip izleyip tazelenirim.
Hep bi' bahane bulup Satashi Kon ve David Lynch filmlerini tekrara alırım. Perfect Blue ve Mulholland Drive şimdilik tahtta.
Keşfetmeme katkı sağladığınız bütün film ve diziler için hepinize teşekkürler kirpiler 🍀
Sinemada Portrait of a Lady on Fire'ı izlemiştim en son. Bunun için sevinçliyim. Héloïse ve Marianne'in bakışları kaldı aklımda, Héloïse'in göğüs kafesine sığmayan heyecanı.
Friends ve The Office'i o kadar çok başa döndüm ki sahnelerdeki diyaloglarını kendim tamamlıyorum. İzlediği ilk yabancı dizi The O.C. olan biri olarak şu sıra The Fosters'a bakıyorum, lezbiyen bir çift, evlat edindikleri çocuklarla çok zengin, duyarlı, gelişime açık bir aile kuruyor. Hedef seyirci kitlesi ergenler olsa da anlatım dili ve bakış açısı olarak çok değerli olduğunu düşünüyorum.
Üç filmin yeri bende ayrıdır, bir bakıma benzerler birbirlerine: Big Fish, The Fall, Ulak. Dünya sıkıcı bir yer, bu nedenle düşlüyoruz, rüyalar görüyoruz, hikâyeler anlatıyoruz, hikâyeler uyduruyoruz. Edebiyat gerçekten daha gerçektir. Bu inançla hikâye anlatıcılığını kutsuyor, anlatanları hayranlıkla dinliyor, bir gün kendi hikâyemi anlatmayı diliyorum.
Avrupa Yakası!
Sinemada en son Portrait of a Lady on Fire'ı izlemiştim ben de, güzel bir veda oldu. Yeni bir şey izlemenin zor geldiği şu günlerde defalarca izlediğim filmler/diziler listesi epey kabarık: Mad Max Fury Road, Dr. Strangelove, About Time, Scott Pilgrim, Mononoke, Ruby Sparks, The Newsroom, Community, herhangi bir Martin McDonagh ya da Charlie Kaufman ya da Terry Gilliam filmi ilk aklıma gelenler.
İşe Yarar Bir Şey. Şu an MUBİ’de gösterimde. Barış Bıçakçı imzalı her şeyi öneririm, bu filmi de. Bir de dizi öneririm, ben üçüncü kere başa döndüm bu dönemde: Fleabag.
Hayata bakışımı degistiren ufuk açan dizi elbette ki Cennet Mahallesi... Ozellikle Pembe... Ah o Pembenin hayata bakisimi degistiren felsefesi... Bu eve Feratlar ve küpekler giremez sözünü bir gece sokaklara çıkıp heryere yazmak istiyorum.
Into the wild, başucu kitabı niteliğinde bir başucu filmi. Her zaman tercih edilebilir
Big Fish'i aklıma geldikçe baştan izlerim.Bu günlerde mubiden ücretisz olarak izleyebileceğiniz "Şeylerin Boktanlığı" filmini şiddetle tavsiye ederim.Tabii ki Kuzey Işıkları ve It's Always Sunny İn Philedelpiha'yı da sürekli sürekli izlerim çünkü çok samimi ve güzel diziler.
Sürekli izlediğim, beni güçkendiren, çoğaltan bir film
<< l'avenir >> Isabelle Huppert'ün tüm filmleri izlemeye değer :)
Sinemada en son portrait of a lady on fire izledim ve sinemada izlediğim üstüne 2 kere daha izledim.Filmdeki sanata doyamadım çünkü. Daha iyisi gelene kadar yakın zamanda vizyona girenler arasında en iyisi,her açıdan. Oyunculuklar, sinematografi enfes. The fall defalarca izledim, ve o kadar film izlememe rağmen bu film kadar güzel çok az şey izledim hayatımda.
Türk filmlerinden Dedemin insanları/Babam ve oğlum'u senelik tazeleme huyum vardır. Çok severim.
Mubi'den işe yarar bir şey izledim yine en son, çok beğendim. Bu ara mubi filmlerini takipteyim.
Dizi ise Fleabag, Anne with an E ve The Kominsky Method, the good place tekrar tekrar izleyebilirim diyebileceğim dizilerden, oldukça keyifli.
Şimdilik after life 'ın yeni sezonunu bekliyorum bir kaç güne yayında :)
"Pianist" filmi dönüp dolaşıp izlediğim herkesin izlemiş olduğunu düşündüğüm harika bir filmdir. En son "Inception" izledim, çok ilginç anlamak için çaba sarf ettiren güzel bir film. Bir öncesinde de "Split"i izlemiştim çoklu kişilik bozukluğunu ele alan güzel bir psikolojik filmdir. Üç filmi de gönül rahatlığıyla tavsiye edebilirim
şu aralar community'ye sarmış durumdayım aşırı hoşuma gidiyor. hayata bakış açımı değiştirecek filme gelirsek kesinlikle endless poetry alejandro jodorowsky'nin yönettiği film anlamadığım bir takım siyasi göndermelerle dolu olsa bile farklı ve ben de iz bırakan bir filmdir. jodorowsky tanışılması gereken biri.
Beni en çok etkileyen yapım belgesel film tadındaki Samsara oldu. Kaplumbağalar da uçar filmini ise yeniden izlemeyi çok istememe rağmen bünyede o yürek kalmadı. Pek sinemada film izleme heveslisi olmasam da açık hava sinemalarını özledim🙂
En son sinemada Küçük Şeyler’i izleme fırsatı bulmuştum.Büyülü Fener’de film sonrası güzel bir sohbet vardı.Çok özledim sanırım, keyifliydi
Merlin s2
sinemada en son nuh tepesi’ni izledim 👍🏻
succession izlemeye başladım 👍🏻
geçen hafta yeditepe istanbul’a başlamıştım trt’de. Bugün kaçırdığım için çok üzgünüm :(
the office sayamayacağım kadar baştan izledim yine izliyorum. loving vincent, whiskey tango foxtrot, les choristes izlemeyenlere naçizane tavsiyemdir.
Toni Erdmann listemde birincidir
Portrait of a lady on fire 🔥
En son, Japon Filmleri Festivali kapsamında Paprika'yı izlemiştik arkadaşımla Büyülü'de. 10 Mart... Sanki üzerinden epey zaman geçmiş gibi :/
Hiçbir şeye yarım saatten fazla odaklanamadığım bu gergin zamanlarda bana terapi gibi gelen dizi ise Six Feet Under oldu. İşlediği konular, karakterlerin gerçekçiliği ve ölüme dair her türlü düşünceye ışık tutması beni çok etkiledi.
Şu sıralar baştan izlediğim filmler de animasyonlar arasından içimi ısıtan ve bana çocukluğunu hatırlatanlar oldu.
Kurdun Günü bugüne güzel bir referans veriyor. Babylon Berlin geç bir keşif oldu adıma ama harika bir dizi!
En son Perfect Sense filmini izledim ve şu an içinde bulunduğumuz duruma benzer bir durumu çok güzel bir dille anlatmış uzun süre etkisinden çıkamadım bu aralar şiddetle tavsiye ederm, onun dışında Seinfeld sitcomların baştacı bir dizi bence tavsiye ederim.
Sayısız kez izlediğim Yüzüklerin Efendisi, Hobbit ve Harry Potter serilerini bir yana bırakırsak... Çok nadir dizi izlerim, ilk iki bölümden fazlasını izlerim ama bir gençlik dizisi olarak en sevdiklerimden biri şüphesiz Skam.
Film olarak, kitabını da çok sevip çok önerdiğim Canavarın Çağrısı'nı öneririm, okunsun elbet ama izlensin de. Tüm farklılıklarına rağmen her iki halini de çok severim.
Friends'i dokuzuncu sezona kadar getirdim. La Casa de Papel son sezonunu izledim. Gerçekten rezil bir sezondu. Westworld'ü izledim ancak Dark her zaman daha başarılı olarak hayatımda kalacak. Kefernahum ve Captain Marvel filmlerini izledik eşimle. The Phantom of the Opera, Nutcracker, Swan Lake gibi sanat eserlerinin Bolshoi ve Royal Opera özel gösterimlerini izledik. Evde sinema yahut dizi keyfini boş, vizyonsuz seyirciye değişmem.
Tekrar tekrar izleyebileceğim diziler: IT Crowd, Dispatches from Elsewhere, New Girl, Fleabag, Little fires everywhere, The killing, Girls, State of the Union.
Hayatımız film bu sıralar
Terminatör serisini en baştan izledim geçen hafta çocuklara temel oluşsun da genel kültür olsun diye:)) Back to the future serisinde sıra:)
Sinemada en son "Burası Cennet Olmalı" yı izledim, müthişti, çok keyif aldım, karantina sonrası umarım tekrar izlerim:) Tekrar tekrar izlediklerim doyamadıklarım House MD, Şaşıfelek Çıkmazı, Avrupa Yakası :)) Film çoktur ama ilk aklıma gelenler, Akıl Oyunları, Savaşçı, Siyah Kuğu.
2020 hedeflerim arasında her hafta en az bir kere sinemaya gitmek vardı. Mart ayının ilk haftasına kadar gerçekleştirilmiş hedefim için mutluyum. En son izlediğim film ise Nuh Tepesi olmuş. Büyük bir heyecanla gidip istediğimi bulamadığım bir film olmuştu.
Döne döne izlediğim diziler ise Seinfeld ve Girls. Artık listeye Fleabag de ekleyebilirim. İz bırakanlarım güçlü, bağımsız kadın karakterlerin ve dostlukların işlendiği diziler sanırım.
Şimdi ise bir sürü izlenecek dizi/film listem var. Umarım kendine aşık eden yapımlara bu süreçte yenileri eklenir.
Sinemada en son Gezici Festival kapsamında gösterilen, bizim zavallı beyazyakalılığımızı anlatan Küçük Şeyler filmini izledim. Ama son zamanlarda evden izlediğim ve beni etkileyen iki başka film var: Midsommar ve Suspiria. Döne döne izlediğim dizi ise artık söylemeye utandığım, 8 sezonu daha geçtiğimiz aralık ayında bitirip akabinde yeniden başladığım Gilmore Girls. Bu dizi beni şuna inandırıyor: En iyi dizi diye bir şey yok, doğru zamanda izlenen dizi diye bir şey var.
Sinemada en son Once Upon Time in Hollywood izlemiştim. Evde de en son Little Women izlemiştim, çok güzel bir etki bırakmıştı üstümde. Dekoru, karakterleri hepsini çok sevdim.
sürekli başa sarıp izlediğim film 303, dizi ise Salem. en son mamma mia'yı izledim. müzikal film sevenlere kesinlikle öneririm.
Yeditepe İstanbul! üçünü defa izliyorum. her defasında bir başka esip kavuruyor! bir başka zamana ait o dizi, biz de izleyenler olarak.... Şiir gibiydi, öyle kalacak..
Sinemada en son Parasite filmini izledim, beklenmedik sonuyla çok etkiledi, izlemeyen varsa tavsiye edilir.
en son 7. koğuştaki mucizeyi izledim. bi önce de hicky. cok guzeldi ikiside tavsiyedir :)
Umudunu kaybetme
Sinemada en son Nuh Tepesi'ni izledim. Rexx sinemasında son kez oturduğumdan habersiz.
Benim hayatıma ciddi etkisi dokunmuş filmler Interstellar ve Into The Wild'dı. Çok dizilerle aram olmasa da Bojack Horseman'a başladım, karakteri kendime benzettiğimden kanım donmuş şekilde izliyorum.
İki gündür buraya yazılan dizi ve filmleri not alıyorum :) "Ne izlesem?" diye düşündüğüm zaman, izlemeye ayırdığım zamanı aşmıştı. Harikasınız🎊
Fark ettim ki geriye dönüp tekrar tekrar izlediğim bir dizi yok. Dizi konusunda açılmak, limanda kalmaktan daha cazip geliyor.
Filmde öyle değil ama; Göl Evi'ni kaç kez izledim bilmiyorum, yeri bende çok başka. What Dreams May Come de öyle. Tam bir liman benim için, izleyip izleyip tazelenirim.
Hep bi' bahane bulup Satashi Kon ve David Lynch filmlerini tekrara alırım. Perfect Blue ve Mulholland Drive şimdilik tahtta.
Keşfetmeme katkı sağladığınız bütün film ve diziler için hepinize teşekkürler kirpiler 🍀