Sevgili okur,
Merhaba, bu hafta zarfın içine bir kitap, bir film ve bir Podcast sığdırdım. En beğendim bölümleri kesip kırptıktan sonra gazete kupürü misali ekliyorum.
Güzel bir hafta geçirmen dileğiyle.
Calvino ve Instagram
Italo Calvino ellilerde bir öykü yazmış ve Instagram’ın şekillendirdiği hayatımızı özetlemiş:
"... Bir kez başladıktan sonra," diye ders veriyordu "durmanız için bir neden kalmaz artık. Bize güzel geldiği için fotoğrafı çekilen gerçeklikle, fotoğrafı çekildiği için bize güzel gelen gerçeklik arasındaki adım çok kısadır. kumda kale yaparken fotoğrafını çekerseniz, kale yıkıldığı için ağlarken, sonra da dadısı kumlarda bir deniz kabuklusunun kabuğunu bulup onu oyalamaya çalışırken fotoğrafını çekmemeniz için bir neden kalmaz. 'A ne güzel, hemen fotoğrafını çekmeli bunun!' gibilerden bir şey demeye başlamanız, fotoğrafı çekilmeyen her şeyin yitip gittiğini düşünenlerle aynı çizgiye getiriverir sizi, fotoğrafı çekilmeyen sanki hiç varolmamıştır, bu nedenle gerçekten yaşamak için elden geldiğince çok fotoğraf çekmek gerekir, elden geldiğince çok fotoğraf çekebilmek için de ya elden geldiğince çok fotoğraf çekilebilir bir dünyada yaşamak ya da kendi yaşamının her ânının fotoğrafının çekilebilir olduğunu kabul etmek gerekir. ilk yol aptallığa, ikincisi ise deliliğe varır." Zor Sevdalar, YKY, s.41, 111 Sayfa
Bir Fotoğrafçının Serüveni adını taşıyan öykü, arkadaşlarının aile fotoğraflarını çekmek mecburiyetiyle makinenin arkasına geçen bir fotoğrafçının hikayesini anlatıyor. Zamanla bu zorakilik, profesyonel bir hevese dönüşüyor. Kahramanımız sanatçı kaprisleri bile ediniyor. En iyiyi yakalamak adına çıktığı yol, bizim telefon kameraları ile kurduğumuz ilişkiyi aydınlatabilir. (Öykünün İngilizce çevirisi internette mevcut)
Sinemasız Ülkeler ve Ağaçlardan Konuşmak
Kendi gerçekliklerimizi daha objektif şekilde değerlendirmenin yolu başka gerçekliklere göz atmaktan geçiyor bazen. Sinemadan bahsetmenin bile suç sayıldığı bir ülke düşünün, sonra da bu ülkede bizzat sinemaya dair bir film çektiğinizi. Bertolt Brecht’in, “Nasıl bir çağdır bu/ Ağaçlardan bahsetmenin neredeyse suç sayıldığı” sorusunu sormasının üstünden 80 yıl sonra çekilen bir filme, Ağaçlardan Konuşmak’a dair:
“Nasıl kitapların yasak olduğu, toplatılarak yakıldığı bir dünyayı anlatan Fahrenheit 451’in okuru elinde tuttuğu kitapla, çevirdiği sayfaların fiziksel mevcudiyetiyle daha doğrudan bir ilişki kuruyor ve kitap okuma eylemi üzerine kafa yoruyorsa söz konusu film de seyircisini, ekran karşısındaki konumu ve izleyici deneyimi üzerine düşünmeye yönlendirir; ona sansüre, yasaklara, iktidar politikalarına yani “her şeye rağmen” film izlemenin, sinemanın mümkün olduğunu hatırlatır. ” (Manifold’dan, Öykü Sofuoğlu’nun yazısı, 1063 Kelime)
Kalt’ın Podcast’i
Kalt’ı YouTube videolarından tanıyoruz, Podcast evrenine de adım attılar. Erman Çağlar ve Ozan Akyol, karşılıklı söyleşiyor, bize otobüste ve metroda kahkahalarımızı saklamak kalıyor. Spotify’da -şimdilik- yedi bölümleri var. Kişisel favori: Beni Transformırsların Oraya Götürün, 43 Dakika. (Argo ifadeler içermektedir)